Atilla İlhan Sözleri

Türk Edebiyatının vazgeçilmez isimleri arasında yer alan Atilla İlhan, kaleme aldığı eserler ile edebiyat dünyasının yeniden inşa edilmesine olanak sağlamıştır. Yeni nesil tarafından dahi tanınan İlhan, 1925 yılında İzmir, Menemen’de dünyaya gelmiştir. İlköğretim ve orta öğretim eğitimlerini İzmir’de alan İlhan, Atatürk Lisesinde lise eğitimini alırken Türk Ceza Kanununun 141. maddesine uymadığından dolayı okul hayatına son verilmiş olup belirli bir süre tutuklu kalmasına neden olunmuştur. Ortada haksız bir durum olduğunu birçok kuruma giderek açıklamaya çalışan Atilla İlhan, en sonunda Danıştay’a başvurarak eğitim hakkına verilen ambargonun kaldırılmasını sağlamıştır. Eğitim hakkını geri alması ile İstanbul’a taşınmış olup Işık Lisesinden mezuniyetini almıştır. Lisans eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde başlatan İlhan, okulunu yarıda bırakarak Fransa, Parise gitmek durumunda kalmıştır.

6 yıl kadar Paris’te yaşayan Atilla İlhan, Türkiye’ye kesin dönüş yapması ile beraber geçimini sürdürmek amacı ile birçok gazete ve dergide işe girerek köşe yazarlığı yapmıştır. O dönemdeki en büyük kariyerini Demokrat İzmir Gazetesinde Genel Yayın yönetmenliği ve Başyazarlığı yaparak sürdürmüştür. Bununla beraber Sanat Olayı ve Yelken gibi dergilerin yönetimini üstlenmiştir. Ülke içerisinde ulusal çapta hizmet veren birçok büyük gazetede köşe yazarlığı yapması, edebi alanda yükseliş göstermesine olanak sağlamıştır. Atilla İlhan, edebi alanda ilk olarak Garip Akımına ve İkinci Yeni Şiirine gösterdiği tepkiler ile ön plana çıkmıştır. Bu akımlara karşılık Toplumcu Gerçekçi Şiir akımını başlatarak üstlenicisi olarak gösterilmiştir. Atilla İlhan Sözleri, ölümünden yıllar dahi geçse gençler tarafından daima merak edilerek öğrenilmesi gerekenler arasında yer almaktadır.

Atilla İlhan Sözleri

Hava soğuk olmalı, ağaçlar bütün duman, eğer bulabilirsen ölü bir kar getir, beyazlığı kalın bir su gibi uzayan. Bu gece yalnızım onlar gelmeyecek batan bu köhne şileb de ne işleri var.

Beni de kırdılar ben artık küsüm, yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm.

Kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu.

Bu yollara düşecek adam mıydı çiçek yaptırmalar parfüm filan bu sefer yakasını fena kaptırdı Sevtap başını yiyecek anlaşılan boş versene, daha ölmedik ulan.

Ne kadar yoksul ve çıplak görünürse görünsün ağaçlar, o kadar yakındır ilkbahar özsuyu yürümüş dallara uğultuyla bakarsak.

Gök yarıldıkça şimşeklerden soğuk aynalarda kilitliyim tırnaklarımdaki elektrikten su gibi erir iliştiklerim kıvılcımlar uçar kirpiklerimden.

Hayat zamanda iz bırakmaz, bir boşluğa düşersin bir boşluktan. Birikip yeniden sıçramak için. Elde var hüzün.

Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan koşar gibi yürüyüşün karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün.

Aydınlık neyin oluyor senin, gökyüzü akraban filan mı, beni bulur bulmaz gözlerin şimşek çakıyorum yalan mı?

Sana gelirken hep ellerim ceplerimde gelirdim, olur da aşkımın elleri üşümüştür. Avuçlarımda ısıtırım diyerekten.

Yorum yapın

2